Neden Apeiron?
Apeiron sınırsız ve tam olarak tanımlanamayan öz anlamında ilk kez Miletli filozof Anaksimandros tarafından kullanılmıştır. Anaksimandros evrendeki tüm varlıkların hammaddesi olarak (arke) sınırlanamayan ve gözle görülmeyen bir özü yani apeiron’u önermiştir. Bu kavram, Platon’un idealar evrenine ilham olacak, panteizmin (tüm tanrıcılık) ve birçok dindeki tasavvufi fikirlerin önünü açacak ayrıca insanların “Nasıl var olduk?” sorusuna değerli bir yanıt, daha da önemlisi insanların mitlere olan inancını daha soyut ve daha akılcı bir alana çekecek olmasıyla insanlığın düşünce tarihinde önemli bir rol oynayacaktır.

Ne Yapıyoruz?
Biz felsefe ile tanıştıktan sonra hayata bakışımızın ve anlamlandırma şeklimizin farklılaştığını, daha akılcı bir hale geldiğini fark ettik. Felsefenin tadının ve anlamının ancak içerisine girince anlaşılacağını “tok oturulup aç kalkılan bir sofra” olduğunu fark ettik. Ayrıca insanların (fikir adamları hariç) yüzyıllardır kendilerine ait fikir dünyaları olmadan yaşayıp öldüklerinin farkındayız, üstelik 21. yüzyıl teknolojisinde rağmen günümüzde de durum pek farklı değil. Bizler omuzlarımızın üzerinde kendi kafalarımızı taşıma cesareti göstermeye çalışıyoruz ve bu yolda dokunabildiğimiz kadar çok kişiye dokunmak istiyoruz. Bunun için şimdiye kadar bize anlatılan çok temel bilgilerden başlayarak bilimsel bilgileri ve sanat eserlerini dilimiz döndükçe, mürekkebimiz kurumadıkça felsefi bir bakış açısıyla değerlendirmeye çalışacağız. Üniversite felsefe dersi alırken çok değerli hocamın kulağıma küpe olan sözü gibi “Mutlaka mesleğinizi en iyi yapanlardan biri olun bunun için de her ne yaparsanız yapın, yaptığınız işin filozofu olun.”